5 Mayıs’ı 6 mayısa bağlayan gece Hızır yeşil kaftanı beyaz atının üzerinde, (bazı rivayetler beyaz elbiseli olduğunu söyler) İlyas ise mavi kaftanı ve elinde değneği ile gül ağacının altında yer yüzüne bolluk ve bereket dağıtmaya çıkıyorlar. Baharın habercisi bu güzel bayram pek çok kültürde farklı anlatılarla karşımıza çıkar.
En sevdiğim anlatı Musa ile olanıdır. Hızır ile Musa’nın yolları kesişir. “Bana Allah tarafından bildirilen, insanların en âlimi sen misin?” diye sordu Musa, Hızır; “Yâ Mûsâ! Allah bana bir ilim vermiştir, o sende yoktur. Sana da bir ilim vermiştir, o da bende yoktur.” Dedi.
Musa bu karşılaşmada Hızır’ın bilgisine tabi olmak için, Hızır ile yola çıkmak ister. Hızır Musa’ya bana bir şey sormayacak, ne yaparsam yapayım laf etmeyeceksin der. Yola koyulurlar bir gemiye binerler. Hızır gemiyi bir çiviyle yaralar. Musa buna çok kızar. Hızır ise ben sana sabredemezsin demedim mi? Der. Gemi ilk limana yanaşınca Hızır ve Musa iner. Yol kenarında bir çocuk gören Hızır çocuğu bir çırpıda öldürür. Musa yine kızar. Yola devam ederler. Bir köye girerler, köyde kötü muamele görürler ancak Hızır köyde yıkık bir duvarı onarmaya başlar. Musa bize böyle davranan insanlara neden bunu yapıyorsun diye sorar? Hızır Musa’yla yol ayrımına geldiğini anlayınca ona açıklama yapar!
Yaraladığım gemi zorla geçinen iyi inşaların tek geçim kaynağıydı eğer o gemiye hasar vermesem yola devam edecekler ve canlarından olacaklardı! Çocuğu öldürdüm çünkü büyüyünce can yakacaktı! Duvarsa iki yetimindi altında hazine gizliydi ben duvarı onarmasam köylü bu hazineyi alacaktı!
“Her şey göründüğünün tersidir, hiçbir şey göründüğünün tersi değildir”
Gılgamış destanı da benzer bir biçimde ölümsüzlük suyunu arayan Gılgamış’ın Hızır’la buluşmasını anlatır. Hatta bazı kaynaklar İdris, İlyas ve Hızır’ın aynı kişiliğin değişik zaman ve yerlerde aldıkları farklı isimler olduğunu, bu kültürün eski Mısırda Toth, İbranilerde Enoch, veya Yunanlılardaki Hermes ile özdeş olduklarını söylüyor.
Tüm eski kaynaklar baharı kutlamaya gönüllü olduğumuzda hemfikir. Oruç tutmak, para keselerinin, kapı ve pencereleri açık bırakmak, gül ağacının dibine dilek ekmek, yoğurt mayalamak, ateş üzerinden atlamak gibi! Bu vesile ile yapılan onca kutlama arasından itiraf ediyorum yumurta taşıma yarışları en sevdiğimdir.
Sizde size en kolay gelen ritüeli yapabilir, bahara hoş geldin diyebilirsiniz. Bakarsınız Hızır size de uğrar. Ne demişler kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş…
Ritüel önerisi;
Ve iş yerlerimizde temizlik yapmak, kullanılmayan eşyaları bir hayır kurumuna vermek, bedenimize bakım yapmak (gül yağı muhteşem bir frekansa sahip) Sadaka vermek, gülümsemek, selam vermek, insanlara kibar davranmak, renkli giyinmek. Mümkünse ateşin üzerinden atlayarak ya da atlamadan olumlama yapmak. Sözlerimiz “Üzerimdeki tüm negatif enerjileri, deneyimleri acıları anıları toksik enerjileri hastalıkları geride bırakmak istediğim her şeyi bu ateşle yakıyorum yakıyorum ve arındırıyorum.”
Size bıraktığım mantrayı yüksek sesle dinleyebilir ve söyleyebilirsiniz.
Sevgiyle…